YAŞAYAN MİRAS VE KÜLTÜREL ETKİNLİKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

“Yaşayan Âşık Hikâyeleri” Projesi

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) kültürlerarası barışçıl diyalogun geliştirilmesi ve kültürel çeşitliliklerin korunması, desteklenmesi için 17 Ekim 2003’de Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ni kabul etmiştir. Ülkemizin de 27 Mart 2006 tarihinde resmen taraf olduğu sözleşme kapsamında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesine âşıklık geleneğimizin de eklenmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü’nce “Âşıklık Geleneği Dosyası” hazırlanarak UNESCO’ya sunulmuştur. İlgili dosyanın koruma tedbirleri bölümünün 27. maddesinde “hikâyeci âşıkların teşvik edileceği”belirtilmiştir. 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi kapsamında, 2009 yılı Yaşayan İnsan Hazineleri adaylarının tespiti ve âşık edebiyatının özgün yapısını kazanmasında önemli rolü olan halk hikâyeciliğinin; günümüz değişen koşullarındaki durumunu ve yaşayan âşık hikâyelerini belgelemek amacıyla Genel Müdürlüğümüz tarafından;

- 2-9 Mart 2009 tarihleri arasında Kocaeli’nde,

- 11 - 20 Mart 2009 tarihleri arasında Kars’ta,

- 31 Mart – 07 Nisan 2009 tarihleri arasında İzmir’de,

-14 Nisan–21 Nisan 2009 tarihleri arasında İstanbul’da, 

 -12 Mayıs–21 Mayıs 2009 tarihleri arasında, Erzurum ilinde, alan araştırmaları gerçekleştirilmiştir.

Türkiye’de bilinip anlatılan halk hikâyelerinin sayısı yüz civarında olduğu tahmin edilmektedir. Proje kapsamında 40 civarında yaşayan hikâyenin tespit edilmesi hedeflenmiştir. Şimdiye kadar beş ilde gerçekleştirilen alan araştırmalarında 30 civarında halk hikâyesi tespit edilerek kayıt altına alınmıştır. Proje kapsamında;

-03 Ağustos–10 Ağustos 2009 tarihleri arasında, Kayseri ilinde,

-08 Eylül–15 Eylül 2009 tarihleri arasında, Bursa ilinde,

-02 Kasım–11 Kasım 2009 tarihleri arasında ise Adana illerinde de, alan araştırmalarının gerçekleştirilmesi planlanmıştır.

Âşıklık geleneği bünyesinde yer alan halk hikâyeleri, birbiri ardından gelen beklenmedik durumlar ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan olayları birbirine ekleyerek, hikâyelere, sürükleyici bir macera bütünlüğü kazandırması âşıklık geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılmasında, halk hikâyelerine ve hikâye taşıyıcısı âşıklara etkileyici bir rol verilebileceği düşünülmektedir.

Proje kapsamında hikâye taşıyıcısı olan âşıkların katılımıyla Ankara’da başlatılacak bir “Türkiye Gezici Halk Hikâyeleri Festivali” ile Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi hükümlerinin yerine getirilmesine de hizmet edilebilecektir. Türkiye Somut Olmayan Kültürel Mirası ile ilgili yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde duyarlılığı arttırmak ve karşılıklı değerbilirliği sağlamak, yeni kuşak âşıkların hikâyeci yönünün özendirilmesi gibi amaçlarla önümüzdeki yıllarda Uluslararası katılımla Türkiye’nin değişik illerine ve dünya ülkelerine de taşınabileceği öngörülmektedir.