YAŞAYAN MİRAS VE KÜLTÜREL ETKİNLİKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Halk Takvimi

 Takvim, “kavm” ve “kıyam” sözcüklerinden türetilmiş bir sözcük olup, eğriyi, yanlışı düzeltmek, işleri düzene koymak anlamlarına gelmektedir. Bu anlama göre gerçekten de eğrileri düzeltmek ve işleri yoluna koymak için zamana gereksinim duyulur. Takvimler soyut olarak bilinen zamanı, insan yaşamında somut olarak şekillendirmek amacıyla geliştirilmişlerdir. Geçmişten günümüze gelindiğinde dünya üzerinde diller ve kültürler kadar çeşitli takvimlerin bulunduğu görülmektedir. Miladi, Hicri, Rumi, Musevi, Maya, Mısır, Çin, Japon, Hint, Aztek takvimleri ilk akla gelen takvimler olarak sayılabilirler. Bu örneklerden de görüldüğü gibi her kültürün kendine özgü bir takvimi bulunmaktadır

Takvim bilgisinin kültürel yapıyla ilgili olduğu bilinmesine karşın, sonradan bütün toplumlarda iki türlü takvimin kullanıldığı bilinmektedir. Bunlardan ilki resmi otoritenin kabul ettiği takvimler, diğeri ise bu takvimin dışında halk arasında kullanılan ve resmi takvimden daha farklı bir yapıya sahip olan halk takvimleridir.

Bugün çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde iki takvim kullanılır:

1.      Bir yılı ayın 29-30 günlük dönem içindeki değişmelere göre 12 bölüme ayıran yani 354/355 gün sayan ay takvimi ya da kameri takvim,
2.      Dünyanın güneş etrafında 365/366 günlük hareketi esasına dayanan batı ülkelerinin de kullandığı güneş takvimi ya da şemsi takvim.

Halkın gelenekleriyle ilgili belli günler için bu iki takvimden de yararlanılır. Dini bayramlar için ay takvimi, başka türden tören ve işler için güneş takvimi kullanılır. Osmanlı Devleti, tüm diğer İslam toplumları gibi devlet işlerinde Hicri takvimi kullanmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından sonra 1926 yılındaki takvim devriminden sonra şu an kullanılmakta olan miladi takvim, devletin resmi takvimi olarak kabul edilmiştir. Buna rağmen uzun yıllar boyunca bütçe yılı 1 Mart’tan başlatılmış; 1 Ocak 1983 tarihinde mali yılbaşı 1 Ocak’a alınmıştır.

Halk takvimini herhangi bir yöre insanının temelde kültürel miras olarak edindiği doğal olgularla, toplumsal kurumlar ve olgular arasındaki uzun süreli deneyimlere dayalı ilişkilerin kurulduğu dinsel, tarihsel, töresel, eğitsel, inançsal, hukuksal, tarımsal, siyasal, ekonomik bağın anımsama ve anımsatma görevini üstlenmiş olan zaman-hayat ikilisinin bir dizgesi olarak tanımlayabiliriz. Halk takvimi dediğimiz yerel takvim bilinen, yaygınlık kazanmış takvimlerden daha farklı olarak yılı bölümler; ayları ve günleri başka bir biçimde adlandırır. Kimi zaman birimlerine, kimi doğal olaylara iyi ya da kötü özellikler yükler.

Yaygın bir inanca göre uzun süreli deneyim ve bilgi birikiminin ürünü olan halk takvimlerine uymamak, onun gösterdiği doğrultuda hareket etmemek bireyin büyük zararlara uğramasına neden olur. Çünkü halk takvimleri oluştukları doğal ve kültürel ortamın ürünüdürler. Yerel takvimlerdeki zamanı noktalama ya da bölümlemeler, bazen düzenli bir biçimde yinelenen doğa olaylarına bağlı olurken, bazen de dinsel törenler, toplumsal ortamı etkileyen diğer toplumlarla ilişkiler, topluma getirilen bir yenilik, saygın bir kişinin ölümü gibi bir olaya bağlı olarak da belirmektedir.

Halk takvimlerinin oluşumunda yer alan temel öğelerden pek çoğunu üretim türü ve buna bağlı olan toplumsal yapının kimi unsurları, kimi kurumları olarak sayabiliriz. Toplumsal yapıyı belirleyen ekonomik uğraş, toplumda ağırlıklı üretim öğesi çevresinde kümelenen uygulamalar, bunlarla ilgili olgular ve inanç sistemi halk takvimlerinin iskeletini kurarlar. Temelde halk takvimlerinin oluşumunda toplumun ekonomik yapısı ve ekonomiyi belirleyen uğraş biçimi etkili görünmektedir. Sümer, Akad, Babil, Eski Mısır, Roma gibi günümüz takvimlerinin temelini oluşturan takvimlerle, halk arasında kullanılan kimi gün, ay, mevsim adları bunu açık bir biçimde göstermektedir.

Gece ve gündüz, güneşin doğması ile batması arasındaki zaman dilimleridir. Ancak batı geleneğinden farklı olarak yerel takvimde gün, akşam güneş battıktan sonra başlar. Örneğin, Perşembe günü güneş battıktan sonrası, ertesi gün güneş batmasına kadar Cuma sayılır. Haftanın günleri de herkesçe bilinen resmi adları yanında farklı olarak adlandırılabilmektedir. Örneğin, Denizli’nin Çal İlçesi’nde haftanın günlerinden Pazar gününe “Gireği” gün denilmektedir. “Gireği” sözcüğü Rumca bir sözcüktür. Pazartesi günü Pazar, Salı günü Pazartesi, Çarşamba günü Işıklı, Perşembe günü Cuma akşamı olarak adlandırılmaktadır. Bunlardan, Çarşamba günü Işıklı Köyü’nün pazarı olduğundan o güne Işıklı denilmektedir.

Ayların da resmi adlarının yanında daha farklı adlandırıldığı olmaktadır. Bazı yerlerde Şubat Ayı diğer aylardan kısalığı bakımından “Gücük (küçük)” olarak adlandırılmaktadır. Tarım, hayvancılık, meyvecilik işleri de kimi takvimlerde ayları daha uzun, daha kısa dönemleri belirten isimler almaktadır. Koç Ayı- koç katımının yapıldığı ay, orak ayı- ekinlerin biçme işinin yapıldığı ay, kiraz ayı- kirazların yetiştiği ay gibi...

Hayvancılıkla ilgili kelimeleri ay adlarını göstermek için kullanma Türklerde eski bir gelenektir. Aylara hayvanlarla ilgili isimler verilmesi bize eski Türklerde kullanılan 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni hatırlatmaktadır. 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ne göre dünyanın ömrü üç milyon altı yüz bin yıldır. Bu süre 36 Ven’dir. her Ven on bin yıldır, on iki yıl bir devirdir. Bir yıl on iki ay, bir ay dört hafta ve otuz gündür. Türk Takvimi’nde on iki yıl bir devir yapar, on iki yıllık devir Küskü (sıçan), Ot (öküz), Pars, Tavşan, Luy (balık), Yılan, Yunt (at), Kos (koyun), Datuk (tavuk), İt ve Tonguz (domuz) aylarından oluşur.

12 Hayvanlı Türk Takvimi’nde yılbaşı, Türklerin Ergenekon’dan çıkış tarihi olarak kabul edilen 9 Mart, bugünkü takvime göre 21 Mart günüdür. Bu tarih halk arasında halen bilinen Mart 9’u yani Nevruz gününe rastlar.  12 Hayvanlı Türk Takvimi Anadolu halkı arasında halen kullanılmaktadır. Yukarı Kür ve Aras Boyları ile Çoruh’un sağ kolları üzerindeki alanda, Kars, Erzurum gibi illerde küçük bazı farklarla bu takvim kullanılmaktadır.

Halk takvimlerinin büyük çoğunluğunda yıl,  kasım ve hıdrellez olmak üzere iki bölümdür. Kasım, Kasım Ayı’nın başında başlar ve Hıdrelleze kadar yani Mayıs Ayı’na kadar sürer; bu süre kış mevsimidir. Hıdrellez ise 6 Mayıs’ta başlar, Kasım’a kadar olan süredir ve yaz mevsimidir. Kış devresi 45’er günlük Kasım, Zemheri, Hamsin adlı üç ana bölüme ayrılır. Tamamı 180 gün olarak kabul edilen kış devresinin ilk 135 günü yani Kasım-Zemheri-Hamsin aylarına “sayılı” ya da “hesaplı” adları verilmektedir. Bu devre kışın en şiddetli olduğu süredir ve insanlar tarafından uygun tedbirler almak üzere hesaplanır. Kışı tamamlayan 45 günlük bir devre daha vardır ki, bu da 21 Mart’ta başlayıp, 6 Mayıs’a kadar geçen süredir. Anadolu’da bu süreye “dokuzun dokuzu”, “april beşi”, “leylek kışı”, “oğlak kışı” gibi isimler verilir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesim için bu takvim yaşamsal önem taşır. Hayvan ve bitkileri sert soğuklardan korumak için “sayılı”yı bilmek zorunludur.